Bakan Karaismailoğlu, yaptığı açıklamada, doğal
afetlerde haberleşme altyapısının sürekliliğinin sağlanmasının ve aksaklıkların
yaşanmamasının hayati önem arz ettiğini söyledi.
Sadece afetlerde değil, Türkiye'nin yaşayacağı tüm
krizler için haberleşmede sürekliliğin büyük bir öneme sahip olduğunun altını
çizen Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
"15 Temmuz 2016'da yaşadığımız hain darbe girişiminin
bertaraf edilmesindeki en büyük etken, darbeci hainlerin haberleşme altyapısını
kesememeleridir. Aynı şekilde Van ve Elazığ depremlerinde de bizzat saha
ekipleriyle afet bölgelerinde bulunarak, kesintisiz iletişim sağladık. Bu
kapsamda çok önemli adımlar atıyoruz. İşletmeciler tarafından sunulan
haberleşme hizmetlerinin ve iletişim altyapısında bulunan kritik sistemlerin
kesintiye uğramasını önlemek ve oluşabilecek kayıpları en aza indirmek
amacıyla, iş sürekliliği planları yaptık. Bu planlar her yıl tatbikat ve
simülasyon gibi yöntemlerle test edilmektedir. Yine Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumunun (BTK) işletmecilere yönelik olarak belirli periyotlarla da
denetimler devam ediyor."
-
"UYARSİS'i devreye alacağız"
Bakan Karaismailoğlu, afet ve acil durumlara yönelik
olarak "Ulusal Düzey Haberleşme Hizmet Grubu Planı"nı devreye
aldıklarını belirterek, "İşletmeciler tarafından afet ve acil durumlar
için 277 adet mobil baz istasyonu temin edildi. Kamu kurum ve kuruluşlarınca
kullanılmak üzere 723 adet uydu telefonu bulunmaktadır." diye
konuştu.
Türk Kızılay faaliyetlerinde haberleşmenin kesintisiz
gerçekleşmesi için 55 adet VSAT uydu terminali temin ettiklerini belirten Karaismailoğlu,
"SMS/JRT altyapısı ülke geneline kısa sürede acil durum SMS'i
gönderebilecek seviyeye çıktı ve tüm bunlarla birlikte hücresel yayın
teknolojisini de içine alan Ulusal Mobil Uyarı Sistemi (UYARSİS) çalışmalarını
başlattık, yapacağımız son bir düzenlemeyle devreye alacağız." ifadelerini
kullandı.
Karaismailoğlu, mobil çekirdek şebekelerde ve
işletmecilerin ara bağlantı noktalarında, bu altyapının afet durumlarında etkin
kullanımına yönelik mimari optimizasyona ve kapasite artırımına ilişkin
çalışmalar yapıldığını anlatarak, "Operatörlerin internet tabanlı
mesajlaşma ve sesli görüşme uygulamalarının ücretsiz kullanımına ilişkin
çalışmaları da sürüyor. Bu çalışmalar da Bakanlığımız ve BTK tarafından takip
edilmeye devam ediyor. Yine bu kapsamda geçtiğimiz mayıs ayı sonunda da GSM
şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile önemli bir toplantı
gerçekleştirdik." dedi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını süresince iletişim
altyapısı kapasite kullanım oranlarının arttığını dile getiren Karaismailoğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Salgın sürecinde 7'den 77'ye halkımız interneti
kullandı. Öğrenciler internet vasıtasıyla eğitimlerine devam etti. 65 yaş üstü
vatandaşlarımız sevdikleriyle internet üzerinden hasret giderdi. Evden çalışma
sisteminde çalışanlar online olarak işlerini yaptı. Bu nedenle sektör
temsilcileriyle bir araya gelerek yeni normalleşme sürecinde orta ve uzun
vadede sektörün ihtiyaç ve öncelikleriyle ilgili ayrıntılı bir yol haritası
çıkardık. Operatörler arası ortak çalışma ve şebekeler üstü hizmet konusunda iş
birliği imkanlarının artırılmasını da kararlaştırdık. Öte yandan, toplantıda
Türkiye'deki bilgi-iletişim sektörünün yeni dönemdeki strateji ve planlarını da
ayrıntılı şekilde masaya yatırdık."
-
"Kovid-19 salgınına karşı tüm tedbirlerin alındığı belgeliyoruz"
Bakan Karaismailoğlu, salgın nedeniyle seferlerine ara
verilen Yüksek Hızlı Tren ve hava yolu uçuşlarını da gerekli
sağlık tedbirlerini alarak başlattıklarını anımsatarak, "Özellikle de havayolunda,
gerek yabancı ziyaretçilerin ülkemize gelmesinde önemli bir ulaşım aracı
olması, gerekse de küresel ticareti canlandırması açısından kritik adımlar
attık." dedi.
Salgının yayılmasında taşıdığı risklerden dolayı, havayolu
kullanımında bazı çekincelerin ortaya çıktığını belirten Karaismailoğlu,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz de 'Havalimanı Salgın Sertifikası' dönemini
başlattık. Şu anda 53 havalimanımız salgına karşı önlemlerini aldı ve güvenli
bir şekilde vatandaşımıza hizmet vermeye başladı. Çok ciddi tedbirlere ve sıkı
bir denetim sürecine sahibiz. Havayolunu kullanan yolcuları, yolculuk sürecinin
başlangıç noktasından varış noktasına kadar titizlikle takip ediyor ve
aldığımız tüm tedbirleri harfiyen uyguluyoruz. İlk olarak artık evden
çıktığımız andan itibaren hayatımızın her alanında mutlaka yer etmesi gereken maske
takma zorunluluğu devam edecek ve sosyal mesafe kurallarına, izolasyona ve
hijyene her daim dikkat edilecek. Salgın sertifikasını alan havalimanlarımızı
ve yaptığımız çalışmaları, salgından etkilenen diğer ülkelerle de paylaşarak
havalimanlarımızda ve uçaklarımızda Kovid-19 salgınına karşı tüm tedbirlerin
alındığı belgeliyoruz. Ülkemizin güvenle uçulabilecek bir ülke olduğunu
herkesin bilmesini hedefliyoruz. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak
üzere birçok ülke, Türkiye'nin salgınla mücadelesindeki başarıdan ve salgını
kontrol altına alma hızından haberdar ve dünya genelinde adımızdan övgüyle söz
ediliyor. Bu durumun ve havayolu taşımacılığında almış olduğumuz tedbirlerin
oluşturduğu güven ortamının, turizm sektörümüze de çok büyük katkıları olacağını
düşünüyorum."