Logo

Bakan Arslan, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuştu

Arslan, Capital ve Ekonomist dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın farkında olarak planlamalar yaptıklarını söyledi. 

Türkiye'nin, 3-4 saatlik uçuş mesafesinde yaklaşık 1,5 milyar insana erişilebilen bir coğrafyada bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Bu 1,5 milyar insanın yaşadığı ülkelerdeki gayri safi yurt içi hâsıla 31 trilyon dolar. İşte, hedef pazarımız bizim aslında bu. Bu 31 trilyon dolarlık pazardan ulaştırma, haberleşme alanında hangi projeleri yapalım ki daha fazla pay alalım? Bunu yaparken 3 şeyi çok önemsiyoruz. Biz 81 ili, Türkiye'yi, 80 milyonu düşündük ama biliyoruz ki, küreselleşen dünyada hele ticareti ve haberleşmeyi düşündüğünüzde sınırların kalktığı bir ortamda sadece Türkiye pazarını hedeflemek aslında ileriye gitmekten ziyade geriye gitmek anlamına da geleceği için 1,5 milyarlık pazarın ulaştırma koridorlarının da entegre edildiği Türkiye'deki ulaştırma koridorlarını da planladık."

Başbakan Binali Yıldırım'ın 2002'de bakanlığı döneminde onun önderliğiyle bir "Ulaştırma Ana Plan Stratejisi" hazırladıklarını hatırlatan Arslan, aldıkları ve uyguladıkları kararlarla 7-8 sene önce Türkiye'nin 2023 hedeflerini belirlediklerini söyledi. 

Arslan, bunun sadece ulaştırma alanıyla sınırlı kalmaması, ülkenin enerjisi, barajları, sulamaları, ekonomisinin büyümesine de katkı sağlayacağını düşündüklerini vurgulayarak, "Biz, ulaştırma ve haberleşme alanında gelecek projeksiyonumuzu hedef 2023'e uygun olarak ortaya koyduk, o günden bugüne bunları uygulamaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Standardı yüksek, konforlu yollara eriştirdik ülkemizi"

Karayollarını çok önemsediklerine dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:

"Karayolu sektöründe 2002'de 6 ilimiz bölünmüş yolla birbirine bağlıyken bugün 76 ilimiz bölünmüş yolla birbirine bağlı. İl bazlı düşündüğünüzde bu illerin hizmetini gören bölünmüş yolları yapıyorduk ama aynı zamanda doğu-batı ve kuzey-güney koridorlarının da tamamlayıcısı olarak o projeleri yapıyorduk, artık sonuna geldik. Hedefimiz karayolu sektöründe ülkemizin her yerini ve etraftaki coğrafyaya bölünmüş yollarla bitümlü sıcak karışım dediğimiz sıcak asfalt olan konforlu yollarla birbirine bağlamak. Bu konuda aldığımız mesafeyi ülkemizdeki insanlar biliyor. 6 bin 100 kilometrelik bölünmüş yolumuz varken bugün 25 bin 350 kilometre bölünmüş yola erişmiş durumdayız. Bunun standardının yükseltilmesi ve kaliteli hale gelmesi adına da 8 bin 500 kilometrelik bitümlü sıcak karışım yollarımız varken hem bunların standardını yükselttik hem de toplamda 21 bin 300 kilometre yine sıcak asfalt, standardı yüksek, konforlu yollara eriştirdik ülkemizi. Amaç sadece ülkemiz değil, ülkemiz etrafındaki coğrafyalara da ulaştırma koridorlarını çok daha konforlu, çok daha hızlı erişilebilir hale getirmekti." 

"Sinyalli demiryolu ağımızı iki kat artırdık"

Arslan, hükümet ve bakanlık olarak sadece karayollarını düşünmediklerine, demiryollarına da büyük önem verdiklerine işaret etti.

Göreve geldikleri 2002 yılından sonra demiryolu sektöründe tekrar devlet politikası haline getirecek uygulamalar başlattıklarını anlatan Arslan, şöyle devam etti:

"Demiryolu sektöründe yaklaşık 10 bin kilometrelik demiryolu ağımızdaki düşük standardı daha yüksek hale getirmek adına bütün yollarda yenileme, rehabilitasyon modernizasyon çalışmaları başlattık. Bunun daha hızlı olması adına 'elektrikli olması gerekir' dedik. Arkasından sinyalli olmanın o yollarının kapasitesini artırdığını bildiğimiz için sinyalli hale gelmesiyle ilgili de çalışmalara başladık. Yaklaşık tüm yolların hepsini yeniledik ancak elektrikli demiryolu ağımızın oranını da aşağı yukarı iki kat artırdık. Sinyalli demiryolu ağımızın da oranlarını iki kat artırdık."

"Demiryolu koridorunu doğu-batı aksında kesintisiz hale getiriyoruz”

Arslan, karayolu ve demiryolu çalışmalarına ek olarak Türkiye'de Yüksek Hızlı Tren (YHT) seferberliği başlattıklarına da değindi. Arslan, şu bilgileri verdi:

"Avrupa'nın 6'ıncı dünyanın 8'inci YHT işletmecisi olan ülkelerin arasına katıldık. Özellikle Ankara, Eskişehir, Kocaeli, İstanbul, Konya'yı düşündüğünüzde çok yoğun nüfusun yaşadığı bu bölgeyi YHT ile buluşturduk ve 14 ilimizi şuan YHT ile buluşturmak adına inşaat çalışmalarımız devam ediyor. Ancak biliyoruz ki, demiryolu sektöründe ağı eğer ülke geneline yaymazsanız hem yük hem yolcu taşımacılığında hedef koyduğunuz rakamlara ulaşmanız mümkün değil. O yüzden demiryolu ağının birbirini tamamlar, bütüncül olmasını düşündüğümüz için Edirne'den Kars'a, yani Avrupa'dan Orta Asya'ya gidecek bir demiryolu yük hareketinin de ülkemiz üzerinden kesintisiz hale gelmesi gerekir diye düşündük, İstanbul'da iki kıtayı denizin altından birleştiren demiryolu taşımacılığına hizmet edecek Marmaray Projesi'ni yaptık. Bu Avrupa'yı Kars'a kadar kesintisiz hale getirdi ama Londra'dan kalkan bir yükün, trenin Orta Asya'ya Çin'e gidebilmesi için eksik halka olan Bakü-Tiflis-Kars'ın da inşaatına başladık. Bu haziranda da inşallah onu bitiriyoruz. Böylece de demiryolu koridorunu doğu-batı aksında kesintisiz hale getiriyoruz.''

Arslan, İzmir, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Mersin'e de hızlı tren ağlarının örülmesi gerektiğini düşündüklerini ve buralarda da gerek inşaat gerek proje çalışmalarının devam ettiğini belirtti.

Havayolu taşımacılığında 35 milyondan 180 milyon yolcuya

Bakan Arslan, 2002'de havayolu taşımacılığında, iç ve dış hatlarda yılda 35 milyon yolcuya hizmet verirken bugün yılda 180 milyon yolcuya hizmet eder hale geldiklerini ifade ederek, "Özellikle yeni dönemde hedefimiz bölgesel, çapraz uçuşları da sağlayacak aşağı yukarı her ilimize orta ölçekli, küçük ölçekli havalimanları kazandırmak. Bu, önümüzdeki dönemde hedeflerimizden biri." dedi.

Asya'dan gelen yük hareketini Türkiye'nin batısına, Avrupa'ya aktarmak isterken bunların hepsini İstanbul üzerinden aktarmaya çalışılması halinde bir sıkışıklığın olacağını anlatan Arslan, "İşte bu sıkışıklığı ortadan kaldırmak adına, alternatif bir güzergah belirlemek adına da batı Akdeniz'in, ülkemizin güneyinin ve Ege'deki yük hareketinin Avrupa'ya gidebilmesi adına 1915 Çanakkale Köprüsü'nü planladık ve 1 hafta önce 18 Mart'ta da onun temelini attık." diye konuştu.

Yap-işlet-devret modeliyle büyük firmaları, büyük projelerin içine dahil ettiklerini vurgulayan Arslan, "Geçmişte dünyanın birçok büyük firmasına taşeronluk, alt yüklenicilik yapan firmalarımız artık tam tersine bu işleri yapan, onları taşeron olarak kullanan firmalar haline geldiler." ifadelerini kullandı.

"46 milyon 4,5G abonesi var"

Arslan, bilişim teknolojilerinde, iletişimde, haberleşmede de bu gelişmelere uygun olarak yol aldıklarını ve dünyayı izler olmaktan çıkıp dünya ile birlikte yürümeyi hedeflediklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sektörde de çok başarılı uygulamalar ortaya koyduk. Üç tane GSM operatörümüz var. Bunlar bu sektörde Türkiye'yi, dünyayla eş zamanlı hareket eden, proje yapan ve proje geliştiren ülke haline getirdi ve burada da sınırlı kalmadılar ve kalmamaları da gerekir. Bunlar da Türkiye'deki tecrübelerini etrafımızdaki ülkelere, coğrafyalara başarılı bir şekilde taşımaya başladılar. Bugün 75 milyonun üzerinde mobil abonemiz var. 60 milyonun üzerinde geniş bant abonesi olan insanımız var. Yakın zamanda 11 ay önce '3G yetmez, bu kadar başarılı uygulamalar yapan bir ülkenin dünyayla birlikte 4,5G'ye geçmesi lazım' dedik. Bu konuda da yine operatörlerimiz çok başarılı uygulamalar yaptılar. Bakanlığımızın ilgili birimleri çok başarılı uygulamalar yaptılar. Bugün yaklaşık 46 milyon 4,5G abonesi var. Şebekesi, telefonu, kullandığı cihazı uygun olanlardan şu anda yaklaşık 20 milyonu aktif olarak kullanıyor ama hedefimiz buradaki kullanım oranını çok yükseltmek. Çünkü 2020 hedefi olarak 5G'yi ortaya koyduk. Biliyoruz ki 5G de ulaşım ve erişim açısından çok önemli."

"Dünyaya hitap eden projeler yapmak istiyoruz, yapıyoruz"

Uzay teknolojisinde de adımlar atılması gerektiğine değinen Arslan, şunları kaydetti:

"Yaptığımız son dönem çalışmalarla artık Türkiye'de bir uzay ajansının kurulması ve bugüne kadar yaptığımız uydularla ilgili uydu üretiminin bizzat Türkiye'de yapılabilmesi ve Türkiye'nin fırlatma kabiliyetine de sahip olabilmesi adına bu tip adımları attık. Türkiye'nin ulaştırma ana plan stratejisini yaparken insanımızın hayatını kolaylaştırmayı hedefledik. Ancak bulunduğumuz bölgedeki ticaret hacminden daha fazla pay alabilmek, bulunan pastadan pay alabilmek adına önemli ulaştırma koridorları, bunların tamamlayıcısı önemli projeleri yaptık. Bunlardan en önemlilerinden biri de İstanbul'da 3'üncü havalimanı yapıyoruz. Yıllık yolcu taşıma kapasitesi 200 milyon olacak. Yine denebilir ki, 200 milyon yolcunun İstanbul'dan uçması mümkün değil. Türkiye insanı zaten 80 milyon. Hayır, biz dünyadan yeteri kadar pay alabilmek adına dünyaya hitap eden projeler yapmak istiyoruz, yapıyoruz, geliştiriyoruz."

“Rekabet önemli”

Arslan, küresel dünyada ve ticarette rekabetin önemli olduğunu söyledi.

Rekabeti yaparken nasıl daha iyi olabileceğinin hedeflenmesi, bu amaçla yol alınması gerektiğini vurgulayan Arslan, "Yoksa 'Ben onun ayağına çelme takayım, arkasından bir tekme vurayım onu, oradan düşüreyim. Görece olarak ben başarılı gözükeyim.' Bizim uygulamamız değil fakat dünya bunu uyguluyor. Dünya, 'Türkiye'den büyük firmalar çıktı, Türkiye'den global oyuncular çıktı. Biz bunlarla rekabet edemiyoruz artık. Onlardan daha iyi olmalıyız' demek yerine 'Onları nasıl baltalarız, engelleriz, çelme takarız?' Bunun peşinden koşuyor." diye konuştu.

"Dışarıdan, içeriden maşalar kullanmaya başladılar"

Arslan, Türkiye'nin engellenmeye çalışıldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki, dostlarımızın bir kısmı Türkiye'nin bu başarılı gidişatını engellemek adına gerek dışarıdan gerek içeriden maşalar kullanmaya başladılar. En önemli maşalar da terör örgütleri. 'Terör örgütlerini Türkiye'nin başına bela edersek Türkiye'yi aşağı çekersek biz başarılı gözükürüz ya da pastamıza paydaş olan Türk firmalarını biz bu sektörden uzaklaştırmış oluruz.' Bu hedef doğrultusunda yürümeye başladılar ama bir şeyi unutmasınlar. Kullandığınız maşa hayra, insanlığın menfaatine değilse o maşa bir süre sonra ısınır ve sizin elinizi yakar. O yüzden terörle mücadelede de dünyanın neresinde olursa olsun topyekûn mücadele etmeliyiz. Terörün türü, çeşidi nereden geldiği önemli değil. Terör, her yerde terör." 

"Bunun arkasında başka niyetler var"

Terör konusunda tedbir alınması gerekiyorsa sadece Türkiye'de değil her yerde alınması gerektiğini ifade eden Arslan, birkaç gündür yaşanan bazı gelişmelere herkesin şahit olduğunu anlattı.

Arslan, uçuşlarda elektronik cihazlara getirilen kısıtlamalara değinerek, şunları kaydetti:

"Havacılık sektöründe Atatürk Havalimanı'nın ve Türkiye'nin de dahil olduğu 8 tane havalimanı 10 farklı noktadan yeni bir uygulama getirildi. Saygı duyulur. Güvenlik tedbiri almalıyız. İnsanımızın hayatından yolculuk konforundan daha önemli olan güvenlik tedbiridir ama güvenlik tedbirini bir yerde alıp başka bir yerde almıyorsanız o zaman bu başka türlü okunur. 'Bunun arkasında başka niyetler var' denir. O niyetler de bu salondaki hazirunun amacına uygun olmaz."

"Haksız rekabet olmasın"

Arslan, rekabetin eşit ve adil şartlarla olması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terör üreten herhangi bir bölgeden terörist Türkiye'ye gelen Türkiye üzerinden Amerika'ya, İngiltere'ye gidiyor da aynı bölgeden başka bir ülkeden gelip Amerika'ya İngiltere'ye giden farklı mı davranıyor? Bizim söylediğimiz şu; güvenlik tedbirlerini sonuna kadar alalım ama 'Güvenlik tedbiri alıyoruz' adı altında başka niyetlerimiz ve haksız rekabet olmasın. Bakın dünya sivil havacılık otoritesinin koyduğu kurallar var. Emin olunuz ki Türkiye, havalimanlarında konulan kuralların üzerinde ilave emniyet güvenlik tedbirleri uyguluyor ve iki gündür de söylediğimiz şu; evet gelin bunun üzerinde uygulanabilecek olan güvenlik tedbirlerini de biz uygulamaya hazırız. Beraber uygulayalım ama sadece Türkiye'de uygulamayalım."

"Kimse garanti edemez"

Bu uygulamanın, sadece Türkiye için değil başka yerler için de geçerli olması gerektiğini belirten Arslan, "Orta Doğu'dan kalkan terörist Türkiye üzerinden uçarken Amerika'ya zarar verebiliyor da Frankfurt üzerinden uçarken zarar vermeyeceğini kim garanti edebilir? Kimse garanti edemez. Bunun yolu şu; Frankfurt'a da, İstanbul'a da aynı güvenlik tedbirini uygulayacaksın. Kâğıt üzerinde yapmayacaksın. Biz reel olarak yapıyoruz. Ekonominin ve ticaretin olmazsa olmazı bunların alt başlıkları olan sanayinin, endüstrinin ve sosyal refahın gelişmesinin olmazsa olmazı ulaştırma ve haberleşme sektörüdür. Ulaştırmanın her türüdür. Dolayısıyla bizim bir sloganımız var; Türkiye erişilebilen, ulaşılabilen bir ülke olmalıdır, bütün vatandaşları açısından. Bununla da yetinmiyoruz coğrafyamız açısından." değerlendirmesinde bulundu.