Bakan Turhan, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin deprem
kuşağında olması nedeniyle depremle yaşamanın öğrenilmesi ve olası sarsıntılara
her an hazırlıklı olunması gerektiğini ifade etti.
Bu nedenle her tüneli, köprüyü, yapıyı deprem faktörünü ön
planda tutarak yaptıklarını anlatan Turhan, Yavuz Sultan Selim ve
Osmangazi köprüleri gibi dev yapıların her türlü rüzgar etkisine dirençli inşa
edilmesinin yanı sıra çok şiddetli depremlere dayanıklı yapıldıklarını da
söyledi.
Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprülerinin yaklaşık 2 bin
500 yılda bir meydana gelebilecek çok şiddetli depremde bile ayakta
kalarak, servis verebilecek şekilde tasarlanarak yapıldığının altını
çizen Turhan, 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin ise
güncel şartnamelere göre yapılan sismik ve yapısal güçlendirme çalışmalarıyla
Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleriyle eşdeğer sismik dayanıklılığa
ulaştırıldığını kaydetti.
Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprülerinin tasarımı için
Kuzey Marmara ve Karadeniz'deki fay hatlarının tetkik edildiğini aktaran Turhan,
"Köprünün sismik zarar analizi olasılıkları belirleme çalışmaları, lineer
olmayan zemin tepkisi analizleri, fay deplasman olasılığı zarar analizleri de
yapılmıştır. Ayrıca sismik etkilerin azaltılması için özel mesnet tasarımları
yapılmıştır." dedi.
"Köprülerimiz
Marmara Denizi merkezli depremlere dayanıklı"
Turhan, 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet
köprülerinin ise sismik olarak güçlendirildiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Yine 2 bin 475 yılda bir meydana gelebilecek depreme
dayanıklı olacak şekilde mesnet oturma tabanın genişletilmesi, düşmeyi önleyici
kablo montajı, mevcut mesnetlerin değiştirilmesi, mevcut genleşme derzlerinin
değiştirilmesi, tabliye kule çarpışması durumunda olası hasarı önlemek için kule
içerisinden takviye işleri yapılmıştır. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün büyük
onarımı ve yapısal takviyesi işi kapsamında da askı halatlarının
değiştirilmesi, kulelerin güçlendirme işleri, kutu kiriş uç diyaframlarının
güçlendirilmesi, pandül mesnetlerin değiştirilmesi, ana kablo kelepçelerinin
değiştirilmesi, askı plakalarının değiştirilmesi, ana kablo sargı sisteminin
yenilenmesi ve muayenesi başta olmak üzere gerekli tüm çalışmalar
gerçekleştirilmiştir. Kısacası tüm köprülerimiz, Marmara Denizi merkezli
gerçekleşen ve öngörülen olası depremlerde oluşacak riskleri karşılayacak
performans ve dayanıma sahip yapılardır."
Marmara Denizi'nin altından geçen Avrasya ve Marmaray
tünelleri gibi dev projelerin de İstanbul'da yaşanabilecek muhtemel depremde en
güvenli yerlerden biri olacak şekilde inşa edildiğine dikkati çeken Turhan,
"Avrasya Tüneli, deprem yükleri, tsunami etkileri ve sıvılaşma düşünülerek
en son uluslararası standartlara göre tasarımı ve imalatı yapıldı."
ifadelerini kullandı.
Turhan, tünelin, Kuzey Anadolu fayında olabilecek 7,5
şiddetinde depreme göre iki adet sismik contayla inşasının gerçekleştirildiğini
anlatarak, boğaz altında inşa edilen sistemin, İstanbul'da 500 yılda bir
olabilecek şiddetteki depremde bile hiç hasarsız hizmete devam edebileceğini
vurguladı.
Kurulan Yapı Sağlığı İzleme Sistemi ile tünel boyunca 9
adet ivme ölçer, sismik bağlantı noktalarında 3'er noktada 3 boyutta izleme
yapan 18 yer değiştirme sensörünün konumlandırıldığını ifade eden Turhan,
devreye alınan söz konusu sensörlerin, 7 gün 24 saat Avrasya Tüneli Kontrol
Merkezi'nden izlendiğini söyledi.
"Marmaray'da
batırma tüp tünele erken uyarı sistemi kuruldu"
Marmaray Tüp Tüneli'nin bugüne kadar dünya üzerinde inşa
edilen en derin sualtı tüneli ve aktif jeolojik fay hattına yakın olması
nedeniyle depreme dayanıklılık bakımından son derece katı ölçütler gözetilerek
tasarlandığını dile getiren Turhan, şöyle devam etti:
"Marmaray 7,5 büyüklüğündeki depremden sıfır güvenlik
riski, minimum işlev yitirme, batırma tünel ve birleşimlerinde su sızdırmazlığı
korunarak çıkması hedefiyle inşa edildi. Tüp tünelde segmentler arası her bir
birleşim noktasında yük aktarımını en aza indirmek ve iki yapıyı sismik olarak
izole etmek amacıyla esnek deprem derzleri inşa edildi. Marmaray'da batırma tüp
tünele erken uyarı sistemi de kuruldu. Söz konusu sistem, tünel dışındaki
trenlerin depremde ve deprem sonrasında tünele girmelerini engellemek, tünel
içindeki trenlerin de güvenli yere çekilmesini sağlamak amacıyla kuruldu.
Tsunami dalgalarına karşı istasyonların giriş yapıları 1,5 metre
yükseltildi. Avrasya Tüneli'nde olduğu gibi Marmaray'da da sismik
hareketleri algılayan izleme sistemleri yani 26 ivme ölçer, 13 inklinometre ve
6 adet 3 boyutlu yer değiştirme sensörü, Kandilli Erken Uyarı Sistemi ile
bağlantılı Tren Merkezi Kontrol Sistemi mevcuttur."
"Afet
ve acil durumlarda ulusal düzey haberleşme planı kullanılıyor"
Bakan Turhan, haberleşme
altyapısıyla ilgili her türlü hazırlıkların yapıldığını ve yapılmaya
devam edildiğini belirterek, afet ve acil durumlarda haberleşme altyapılarının
devamlılığının sağlanması amacıyla çözüm ortaklarıyla gerçekleştirilen
koordinasyonda ulusal düzey haberleşme planının kullanıldığını söyledi.
Acil durumlarda GSM kapsamının bulunmadığı coğrafi
alanlarda haberleşmenin sağlanabilmesi ve gerektiğinde kullanılması amacıyla 40
bölgede transmisyonlu uydu üzerinden sağlanabilen roaming özellikli, GSM
işletmecilerine ait mobil baz istasyonlarının ilgili valiliklerin sevk ve
idaresinde kullanılmak üzere Aralık 2014'ten itibaren konuşlandırıldığını
anlatan Turhan, "Bu mobil baz istasyonları deprem, sel, çığ gibi afet
ve acil durumlarda haberleşmenin aksamaması ve ilave kapasite sağlanması
amacıyla sahada fiilen kullanılmaktadır. Ayrıca afet ve acil durum haberleşmesine
yönelik 723 uydu telefonu alındı ve 55 uydu terminali kuruldu." bilgisini
paylaştı.
"Aynı
anda haberleşme kapasitesi 175 milyona çıkarılacak"
Bakan Turhan, 26 Eylül'de İstanbul'da yaşanan deprem
sonrasında, hem İstanbul'a hem de Marmara Bölgesi'ne yönelik çok yoğun
çapta arama trafiği yaşandığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Depremin, bir GSM operatörümüzün teknoloji
altyapısını yenileme çalışmaları devam ederken yaşanması sebebiyle kısa
süreliğine erişim sıkıntısı yaşandı. Ancak şunu belirtmek isteriz ki söz konusu
doğal afet durumlarında sadece ülkemizde değil, tüm dünyada bu tür kesintiler
yaşanmaktadır. Buna karşın tüm GSM operatörleriyle görüşülerek iletişim
altyapısının her türlü duruma hazırlıklı olunması noktasında, kapasitenin
artırılması dahil ne gerekiyorsa yapılması talimatı da verildi. 3 operatörde de toplam 118 milyon kişinin aynı anda haberleşme kapasitesi var. Bu kapasite 175
milyona çıkarılacak. Kısa süre içinde bu kapasiteye ulaşılması
hedefleniyor."